umutsuzluk unutmakmış umudu..
tırmaladığım hayat değil benmişim
tırnaklarımda kendi kanım
dişlerimde kendi etim.....
24 Nisan 2009 Cuma
23.04.2009
-cüzdanından taksi için biraz para alıyorum diyerek uyandırdın beni. Gözlerimi açtığımda çoktan giyinmiştin.Ne kadardır uyuyordum bilmiyorum. Tamam al dedim. Hiçbirşey söylemeden çıktın. Sen gittikten sonra yatakta doğruldum.Yarım kalmış sigaralıktan bir fırt çekip ne zamandır orada olduğunu hatırlamadığım kupamdakibuz gibi kahveden bir yudum aldım. Saate baktım.. 23.18 Dışarı çıkmak için çok geç,uyumak için çok erken...Özgün ümü arasam. Siktir et vazgeçtim.ee napıcaz Cem bey? İnternette takıl. Öyle yapıyoruz zaten. Önce şu playlisti değiştireyim. Kimbilir kaçıncı tekrarı. White rabbit gelsin jefferson airplane den. Film izliym ben en iyisi. Bir sigara daha sararım kahvede yapiym....
baba ne kadar yabancı bir kelime
Seni pek tanıma fırsatı bulamadım. Altı yaşındaydım öldüğünde. Birkaç fotoğraf ve annemin anlattıkları haricinde zihnimde sana dair pek bir şey yok. Kendini öldürmene varan o malum süreç nasıl işledi bilmiyorum ama büyüdükçe ve hayatın boktanlığını gördükçe sana hak veriyorum. Şimdilik benim öyle bir niyetim yok zaten annemin ikinci bir yıkımı kaldırabileceğini zannetmiyorum. Ama bazen düşünüyorum büyürken benimle olsaydın farklı bir adam mı olacaktım?
Hep içine kapanık bir çocuk oldum mesela.İnsanlarla diyalog sorunu yaşadım ve onları bir türlü sevemedim Çok fazlalardı ve çok gürültü yapıyorlardı. Büyüdüğüm o şehirden çok sıkılmıştım ve kurtulmam gerekiyordu. Öss sınavının ardından şehr-i İstanbul’da üniversite yılları başladı. Burada daha fazla gürültü yapıyorlardı ama yalnızlık daha kolaydı ve insanlar tarafından kabul görüyordu. Özgürlükle beraber hayatı tanımaya başladım. İlk aşk ilk seks,ilk uyuşturucu,ilk dayak, ilk Nietzsche, ilk açlık, ilk hırsızlık….
Şimdiler de biraz daha durgun bir hayatım var. Okul altıncı yılın sonunda bu sene bitecek büyük ihtimalle. İşe girdim çalışıyorum falan… Diğer insanlara benzemek için elimden geleni yapıyorum. Akşamları saçmasapan yarışma programları ve diziler izliyorum. Ayık dolaşıyorum çoğu zaman. Kadınlar gelip geçiyor hayatımdan falan. Yaşıyoruz işte...
Hep içine kapanık bir çocuk oldum mesela.İnsanlarla diyalog sorunu yaşadım ve onları bir türlü sevemedim Çok fazlalardı ve çok gürültü yapıyorlardı. Büyüdüğüm o şehirden çok sıkılmıştım ve kurtulmam gerekiyordu. Öss sınavının ardından şehr-i İstanbul’da üniversite yılları başladı. Burada daha fazla gürültü yapıyorlardı ama yalnızlık daha kolaydı ve insanlar tarafından kabul görüyordu. Özgürlükle beraber hayatı tanımaya başladım. İlk aşk ilk seks,ilk uyuşturucu,ilk dayak, ilk Nietzsche, ilk açlık, ilk hırsızlık….
Şimdiler de biraz daha durgun bir hayatım var. Okul altıncı yılın sonunda bu sene bitecek büyük ihtimalle. İşe girdim çalışıyorum falan… Diğer insanlara benzemek için elimden geleni yapıyorum. Akşamları saçmasapan yarışma programları ve diziler izliyorum. Ayık dolaşıyorum çoğu zaman. Kadınlar gelip geçiyor hayatımdan falan. Yaşıyoruz işte...
Tutunamayanlar..
Bir sonbahar akşamıydı. istiklal'de kitapçıları gezerken gözüm Oğuz Atay ın tutunamayanlarına takılmıştı. Uzun zamandır okumak istediğimden aldım. Ve eve gitmek için metroya yöneldim. Metroya binip bi yere oturduktan sonra, kitabın kapak resmini incelerken ineceğim durağa yakın, bir anlığına başımı kaldırdım ve çaprazımda onu gördüm.
O, çok güzeldi... Ama sanki sonsuza kadar güzeldi. Kızıla çalan uzun kıvırcık saçları alalacele toplanmıştı,kısa tırnaklarında ki birazı soyulmuş mavi ojeler gözleriyle aynı renkteydi. gözlüğü burnundan hafif kaymıştı ve belli ki mp3 playerında bir şarkı arıyordu.. Gözlerimi alamıyordum. Daha önce hiç böyle birşey hissettiğimi hatırlayamıyordum. Sanki ilah arayışım sona ermişti.
Aynı durakta indik ve aynı çıkışa doğru yöneldik. Çıkışta da aynı yere doğru yürümeye başlamışken bir anda söyleyecek hiç birşey düşünmeden kendimi bile şaşırtarak yanına gittim. Bakar mısın dediğimde bir anda duraksadı ve kaşlarını çatarak sertçe yüzüme baktı. Dilim tutulmuştu. Heyecandan elimdeki kitabı sıkıyordum. Ne diyeceğimi bilemiyordum. Ona tanımadığım insanların yanına bu şekilde gitmek bir huyumun olmadığını sadece sonsuza kadar bir daha karşıma çıkmayacağından korktuğumu söyledim ve özür diledim.Elimdeki kitaba baktıktan sonra gülümseyerek "Elinde tutunamayanlarla çok komik görünüyorsun" dedi.. ve güldük...
Beraber yürümeye başladık. Onun hakkında öğrendiğim sadece iki şey vardı ismi ve bilgisayar öğretmeni olması. Ben buradan ayrılmak zorundayım dedi. Telefon numarasını istedim. Üzgünüm veremem kendine çok iyi bak dedi ve gitti. Resmen boğazım düğümlenmişti. Kendimi çok çaresiz hissediyordum. Ama bu kadar çabuk pes etmeye hiç niyetim yoktu. Hemen eve gittim ve internetin nimetlerinden faydalanmaya başladım. Facebook a girdim ve meslek gruplarından bilgisayar öğretmenlerini seçerek 1200 e yakın üye arasından onu aramaya başladım. Birkaç saatlik uğraş sonunda tam ümidimi yitirirken onu görmüştüm. Evet oradaydı. Onu kaybetmemiştim.Çok sevinmiştim ama ne yazacaktım ki....
Daha sonra gözüme masamın üstünde filmekimi nin broşürü takıldı. Ve onu davet etmeye karar verdim. Kim bu teklife hayır diyebilirdi ki. Önce mesajımı görünce çok şaşırdı ve filmekimi davetime çok sıcak baktı. Program yaptık. Mutluydum çünkü onu 5 gün boyunca görebilecektim. Biletler satışa sunulacağı gün emek sinemasının önündeydim. Biletler 13,30 da satışa sunulacaktı ve ben 10,30 da orada olmama rağmen deli gibi kuyruk vardı. Yaklaşık dört saatlik yorucu bekleyişten sonra en sonunda istediğimiz filmlere güzel yerlerden bilet bulmuştum... Festival sonunda başlamıştı. Her buluşmamız bir öncekinden daha keyifli geçiyordu. Ve ona olan hayranlığım artıyordu. Son filmi izledikten sonra birşeyler içmek için nevizadeye gittik. Üçüncü biranın sonunda nolucaz biz diye sordum.. Bir ilişkiye hazır değilim bıdı bıdı bıdı cevabı ve hatun evine bırakılır. Telefon rehberi karıştırılır. Bir kaç kız aranır. Bütün gece sevişilir.
O, çok güzeldi... Ama sanki sonsuza kadar güzeldi. Kızıla çalan uzun kıvırcık saçları alalacele toplanmıştı,kısa tırnaklarında ki birazı soyulmuş mavi ojeler gözleriyle aynı renkteydi. gözlüğü burnundan hafif kaymıştı ve belli ki mp3 playerında bir şarkı arıyordu.. Gözlerimi alamıyordum. Daha önce hiç böyle birşey hissettiğimi hatırlayamıyordum. Sanki ilah arayışım sona ermişti.
Aynı durakta indik ve aynı çıkışa doğru yöneldik. Çıkışta da aynı yere doğru yürümeye başlamışken bir anda söyleyecek hiç birşey düşünmeden kendimi bile şaşırtarak yanına gittim. Bakar mısın dediğimde bir anda duraksadı ve kaşlarını çatarak sertçe yüzüme baktı. Dilim tutulmuştu. Heyecandan elimdeki kitabı sıkıyordum. Ne diyeceğimi bilemiyordum. Ona tanımadığım insanların yanına bu şekilde gitmek bir huyumun olmadığını sadece sonsuza kadar bir daha karşıma çıkmayacağından korktuğumu söyledim ve özür diledim.Elimdeki kitaba baktıktan sonra gülümseyerek "Elinde tutunamayanlarla çok komik görünüyorsun" dedi.. ve güldük...
Beraber yürümeye başladık. Onun hakkında öğrendiğim sadece iki şey vardı ismi ve bilgisayar öğretmeni olması. Ben buradan ayrılmak zorundayım dedi. Telefon numarasını istedim. Üzgünüm veremem kendine çok iyi bak dedi ve gitti. Resmen boğazım düğümlenmişti. Kendimi çok çaresiz hissediyordum. Ama bu kadar çabuk pes etmeye hiç niyetim yoktu. Hemen eve gittim ve internetin nimetlerinden faydalanmaya başladım. Facebook a girdim ve meslek gruplarından bilgisayar öğretmenlerini seçerek 1200 e yakın üye arasından onu aramaya başladım. Birkaç saatlik uğraş sonunda tam ümidimi yitirirken onu görmüştüm. Evet oradaydı. Onu kaybetmemiştim.Çok sevinmiştim ama ne yazacaktım ki....
Daha sonra gözüme masamın üstünde filmekimi nin broşürü takıldı. Ve onu davet etmeye karar verdim. Kim bu teklife hayır diyebilirdi ki. Önce mesajımı görünce çok şaşırdı ve filmekimi davetime çok sıcak baktı. Program yaptık. Mutluydum çünkü onu 5 gün boyunca görebilecektim. Biletler satışa sunulacağı gün emek sinemasının önündeydim. Biletler 13,30 da satışa sunulacaktı ve ben 10,30 da orada olmama rağmen deli gibi kuyruk vardı. Yaklaşık dört saatlik yorucu bekleyişten sonra en sonunda istediğimiz filmlere güzel yerlerden bilet bulmuştum... Festival sonunda başlamıştı. Her buluşmamız bir öncekinden daha keyifli geçiyordu. Ve ona olan hayranlığım artıyordu. Son filmi izledikten sonra birşeyler içmek için nevizadeye gittik. Üçüncü biranın sonunda nolucaz biz diye sordum.. Bir ilişkiye hazır değilim bıdı bıdı bıdı cevabı ve hatun evine bırakılır. Telefon rehberi karıştırılır. Bir kaç kız aranır. Bütün gece sevişilir.
Kaydol:
Yorumlar (Atom)
